Obezite hastalığını kökünden çözen en etkili yöntemler

Obezite hastalığını kökünden çözen en etkili yöntemler

Son yıllarda obezite neredeyse salgın gibi yayıldı. Obezite maalesef genel sağlığımızı etkileyen birçok hastalığa yol açıyor. Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Mehmet Celal Kızılkaya, obeziteyle mücadeleye karşılık önemli önerilerini sıraladı.

Obezite son yıllarda hızla yayıldı ve modern çağın en ölümcül salgını olarak kabul edilmeye başlandı. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi yani vücut yağının fazlalığını bir hastalık şeklinde kabul ederken, bugün dünya çapında yaklaşık 500 milyon yetişkin ve 50 milyon kadar çocuğun obezite nedeniyle ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldığı iddia ediliyor.

Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Mehmet Celal Kızılkaya, yapılan araştırmaların ülkemizde obezite oranının da benzer düzeyde olduğunu gösterdiğini ve obezitenin artık önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra ikinci önde gelen neden olduğunu söyledi.

Obezitenin, estetik bir sorun olmanın ötesinde yaşamı tehdit eden risklere de yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Kızılkaya, "Kalp-damar hastalıkları, akciğer hastalıkları, şeker hastalığı, iskelet sistemi, , yüksek tansiyon ve hatta kansere zemin hazırlıyor veya hastalığı ağırlaştırıyor. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi en tehlikeli 10 hastalıktan birisi olarak kabul etti" dedi. Peki obeziteden kurtulabilmek adına neler yapmak gerekir? Doç. Dr. Kızılkaya, bez hastalar için 7 adımlı bir yol haritası geliştirerek önemli uyarı ve önerilerde bulunuyor.

Doğru Beslenme Tarzı

Makul ve dengeli beslenme ile birlikte kilo vermek ve kilonuzu korumak için uyulması gereken en temel prensiptir. Mevcut beslenme alışkanlıklarımızdan uzaklaşıp yepyeni bir yola çıkmamız gerekiyor. Beslenmemizde glisemik indeksi yüksek besinleri azaltmalı, lif açısından zengin besinler tüketmeliyiz.

Kan şekerini hızla yükselten ve düşüren yiyeceklerden uzak durmalıyız. Yemeklerimiz sindirimi zor ürünlerden arındırılmalı ve basitleştirilmelidir.

Temel metabolizmamıza göre yiyecek porsiyonlarımız azaltılmalı ve günlük öğün sayısı artırılmalı.

Gün içerisinde karbonhidrat, yağ ve proteinin doğru miktarda alınması vücudumuzun ihtiyaçlarını doğru şekilde karşılamamıza ve sürekliliği sağlamamıza yardımcı olacaktır.

Diyetimizi mümkün olduğunca profesyonel destekle bu yönergelere göre ayarlamak tutarlı ve doğru kilo kaybı sağlayacaktır.

Yeterli Miktarda Su Tüketimi

Yeterli su tüketmek doğru beslenmenin temel unsurlarından biridir. Tüketilmesi gerekli olan sıvı miktarı bireyin cinsiyetine ve çevresel faktörlere göre değişmektedir.

Bir kadının günlük içmesi gerekli olan sıvı miktarı yaklaşık 2,7 litre iken erkeklerde bu miktar 3,7 litredir. Bu ölçü toplam sıvı miktarı olarak belirlenmiştir. Diyet içeriğine göre su alım miktarı ayarlanmalı. Su içmek tokluğu artırır ve metabolizmayı koruyarak ve enzim aktivitesini de mümkün olduğu kadar optimize ederek kilo kaybını kolaylaştırmaktadır.

Dikkat etmemiz gereken temel faktörlerden biri katı ve sıvı gıdaları aynı anda tüketmemektir. Katı ve sıvı gıdaların arasında tüketim yaklaşık 30 dakika olmalıdır. Yemek sırasında katı ve sıvıları aynı anda tüketmemelisiniz.

Aktif Yaşam Ve Düzenli Egzersiz Yapmak

Hareketsiz yaşam tarzı kişinin metabolizmasını yavaşlattığı için aktif bir yaşam tarzı benimsemek şarttır. Ancak aşırı kilolu bir kişinin hareketliliği azaldığı ve hareketlilik azaldıkça kilo alımı arttığı için öncelikle kişinin beslenme düzenini ayarlaması ve bir an önce aktif bir yaşam tarzına geçmesiyle bu kısır döngünün kırılması gerekir.

Harekete geçtiğinizde; kısa mesafelerden uzun mesafelere geçiş yaparken öncelikle yavaş yavaş yürüyerek başlamalı ve yavaş yavaş hızı artırmalıyız. Yürüyüş yaşam tarzımızın bir parçası olmalıdır. Daha sonrasında koşu gibi daha üst düzey aktiviteler eklemelisiniz.

Eklem sorunu yaşayan kişiler mutlaka suda egzersiz yaparak veya yüzerek hayatlarındaki hareketi arttırmalıdır.

Psikolojik Destek

Doç. Dr. Mehmet Celal Kızılkaya, “Obez hastaların toplumda karşılaştığı sorunlar sosyal izolasyona, egzersiz yapmamaya ve depresyona yol açıyor ve bu da çoğu zaman yeme davranışına yol açıyor. Bu kısır, sosyal açıdan yıkıcı döngüyü kırmak, bu yolda başarılı olmak için şarttır. Bu nedenle fazla kilolu kişilere psikolojik destek verilmesi gerekmektedir. Fazla kilolu bireylerin özgüven kazanmalarına ve sosyal ortamdaki varlıklarının her açıdan değerli olduğunu görmelerine yardımcı olunmalıdır. Obezite sorunu olan bir kişinin alacağı sosyal destek, onun olaylara olumlu bir gözle bakmasını sağlayacak ve yaşam tarzı değişikliklerini destekleyecektir. Bu konuda profesyonel yardım almak bu yolda başarının gizli anahtarlarından biridir" dedi.

Ameliyatsız Yardımcı Çözümler

Obeziteyle mücadelede sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları oluşturmanın yanı sıra ilaç tedavisi veya endoskopik yöntemler de adaptojenlerden fayda sağlayabilir. Doç. Dr. Kızılkaya, bu yöntemleri şöyle açıklıyor:

“Obezite tedavisinde diyete destek amaçlı kullanılan ilaçlar var. Bu ilaçlarla ilişkili diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri hastaların başarılı olmasına yardımcı olabilir. İştahı azaltarak bu soruna yardımcı olan ilaçların yanı sıra yağ emilimini azalttığı bilinen ilaçlar da vardır. Burada önemli olan tek şey ise doğru ilacı doğru kişiye vermektir. Bunu yapmanın en iyi ve en uygun yolu profesyonel yardım almak, yani ilacı doktor kontrolünde kullanmaktır.

Endoskopik yöntem; Mide balonları, mide botoks enjeksiyonları ve daha yeni laparoskopik gastrik bypass (mide ameliyatı) işlemleri günümüzde yaygın olarak yapılmaktadır. Ancak bu süreçler arasında deneysel süreçler de bulunmaktadır. Yardımcı endoskopik işlemler bu alanda deneyimli hekimler tarafından önerilmeli ve uygulanmalıdır."

Obezite Ameliyatları

Doç. Dr. Mehmet Celal Kızılkaya, diyet ve yaşam tarzını değiştirmesine rağmen kilo veremeyen kişilerde obezite tedavisinde ameliyatın düşünülebileceğini söylerken "Vücut kitle indeksi (BMI) 40'ın üzerinde olan, BMI 35'in üzerinde olan ve buna bağlı kronik hastalığı olan kişilere obezite cerrahisi önerilebilir. BMI 30-35 arasında olan ve ancak ciddi diyabet ve metabolik sendromu yaşayan hastalarda multidisipliner yaklaşım ile birlikte önerilebilecek iyi bir seçenek cerrahidir.

Dikey gastrik bypass dünyada en sık uygulanan bariatrik cerrahidir. Sonra dolambaçlı yollar var. Obezite cerrahisi geçiren bir hasta yaklaşık bir yıl içerisinde hedef kilosuna ulaşacaktır. Bu tedavide her sorunun en uygun şartlarda ele alınması sağlanarak istenmeyen sonuçların önüne geçilir. Bu nedenle obezite sorunu yaşayan bir kişinin ameliyat olmaya karar vermesi için konuyu iyice araştırması ve konuyla ilgili uzman ekiple iletişime geçerek tavsiye alması çok önemlidir." diye konuştu.

“Ameliyat sonrası diyetinizi değiştirme adımları, hızlı kilo verme sırasında ek destek, entegre egzersiz ve izleme programları ve daha fazlası. Bunların hepsi aynı şekilde birlikte değerlendirilmesi gerekli olan süreçlerdir." diyen Doç. Dr. Mehmet Celal Kızılkaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ve bu yolun izlenmesinde cerrahlara büyük görev düşüyor. Takip programı olmadan aslında mutlak başarıya ulaşmak ve cerrahi işlemin sürdürülebilirliğini sağlamak zordur. Bu nedenle bu dönemde hastaların düzenli takip programına katılarak kendilerini güvende hissetmeleri ve cerrahın da bu konuda aktif rol oynaması gerekmektedir. Düzenli sağlık kontrol programının yapılmaması kişinin eski alışkanlıklara dönme ihtimalini artırmaktadır.

Ne yazık ki günümüzde boşluk nedeniyle kilo alma ve yeniden ameliyat oranları ciddi oranda arttı. Dolayısıyla obezite, bu temel faktörlere dayalı doğru planlamayla kolayca çözülebilecek ciddi bir sağlık sorunudur."

Kaynak:Akşam Haberi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.